Kayıp KHK’lı Hüseyin Galip Küçüközyiğit Alman medyasının gündeminde

 Almanya’nın en büyük haber ajansında, zorla kaybedildiği düşünülen KHK’lı eski Başbakanlık Raportörü Hüseyin Galip Küçüközyiğit hakkında haber yayınladı. Ajans haberi birçok Alan medyası tarafından kullanıldı.


Yeni yıl arifesinden kısa bir süre önce; Nursena Küçüközyiğit babasıyla konuştuğunda, bu konuşmanın son konuşması olacağına dair hiçbir fikri yoktu. 20 yaşındaki Nursena’nın dediğine göre; 29 Aralık 2020 günü saat 15:40’ta babası ile yaptığı telefon konuşmasında, babasının sesi “iyi bir ruh hali” içindeydi.

Hüseyin Galip Küçüközyiğit ertesi gün Ankara’dan Kocaeli’ye gitmek, yılbaşı gecesini çocuklarıyla geçirmek istedi. Ama Nursena, babasının Kocaeli’ye hiç gelemediğini söylüyor. Nursena 31 Aralık’ta babasının kaybolduğunu bildirdi. 2016’daki darbe girişiminin ardından görevden ihraç edilen, eskiden Başbakanlık avukatı olan Hüseyin Galip Küçüközyiğit, yılbaşından iki gün önce Türkiye başkentinin ortasında iz bırakmadan ortadan kayboldu.

Haber, Almanya’nın en büyük haber ajansı olan DPA’da

 (Deutsche Presse-Agentur) yayınlandı. Sonrasında haber Die Zeit başta olmak üzere birçok Alman medya kuruluşunda yer aldı.

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ’NDEN ÇAĞRI

Küçüközyiğit’e ne olduğunu şimdilik bilinmiyor. Kızı, hastanede veya polis nezaretinde olmadığını söyledi. Kızı Nursena’nın ciddi şüpheleri var: Daha önce kaybedilen kişilerle paralellikler olduğu için babasının hükümet adına kaçırılmış olabileceğinden korkuyor. İnsan hakları aktivistleri ve muhalefet politikacıları, 2016’daki darbe girişiminden bu yana zorla kaybetme denilen düzinelerce vakadan bahsediyor. Uluslararası Af Örgütü yetkilileri, Türk hükümetini Küçüközyiğit davasını soruşturmaya çağırıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tanımına göre zorla kaybetme, devlet adına veya devlet rızasıyla insanları özgürlüklerinden mahrum bırakma uygulamasıdır. İlgili devlet, özgürlükten yoksun bırakılmayı reddediyorsa; bu durum, ilgili devletin halkını hukukun korumasından çıkarır.

‘ESKİ TÜRKİYE’ UYGULAMALARI

Uluslararası Af Örgütü’nden Milena Büyüm, zorla kaybetmenin uluslararası hukuka göre suç olduğunu söylüyor. 1980’lerde ve 1990’larda Türkiye’de, özellikle ülkenin güneydoğusundaki Kürt bölgelerinde bu tür yüzlerce vaka vardı. Büyüm, uygulamanın uzun süredir sorun olmadığını ve son yıllarda birkaç şüpheli vaka olduğunu söylüyor. Yalnızca 2019’da altı kişinin bu şekilde ortadan kaybolduğu belirtiliyor.

Af Örgütünün açıklamalarına göre; Küçüközyiğit, Gülen cemaati üyesi olduğu iddiasıyla altı yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı. Türk hükümeti 2016’daki başarısız darbe için ABD merkezli din adamı Fethullah Gülen’i suçluyor. Onun hareketi Türkiye’de bir ‘terör örgütü’ olarak kabul ediliyor.

MUHALEFETİN ARAŞTIRMALARI YANIT BULAMADI

2016 yılından bu yana 100 binden fazla memur işten çıkarıldı ve on binlerce kişi Gülen cemaati ile bağlantılı oldukları iddiasıyla tutuklandı. Hüseyin Galip Küçüközyiğit en son Başbakanlık ofisinde avukat olarak çalıştı. Darbe girişiminden sonra da serbest bırakıldı. Aleyhindeki karar temyiz sürecindeydi. Muhalefet milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu (HDP) ve Sezgin Tanrıkulu (CHP), Küçüközyiğit’in nerede olduğuna dair meclise sorular sordular, ancak şimdiye kadar herhangi bir yanıt alamadılar.

Gergerlioğlu, darbe girişiminden bu yana Türkiye’de 30 kayıp vakası olduğunu söylüyor. Takip ettiği davaların seyri benzer: Bu kişiler genellikle eski devlet çalışanları ve bu vakalar soruşturulmuyor. Gergerlioğlu, bazılarının örneğin polis nezaretinde adeta “oraya ışınlanmış gibi” tekrar ortaya çıktığını söylüyor. Bu kişiler ortaya çıktıktan sonra genellikle casuslukla suçlandı.

KHK’LI GÖKHAN TÜRKMEN VE DİĞER KAÇIRILANLARA DA YER VERİLDİ

Birçok kişi kaçırıldıktan sonra sessiz kalmak zorunda kaldı. Gökhan Türkmen ise sessiz kalmadı. Akrabaları, Türkmen’in dokuz ay boyunca nerede olduğunu bilmiyordu. Sonrasında Türkmen, Kasım 2019’da polis nezaretinde aniden ortaya çıktı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne (HRW) göre Türkmen, daha sonra casusluk ve Gülen cemaati ile bağlantılı olduğu iddiasıyla suçlandı. Türkmen, Şubat 2020’de mahkemede, polis gibi davranan güvenlik güçleri tarafından kaçırıldığını ifade etti. 271 gün boyunca elleri, ayakları ve gözü kapalı bir hücrede tutuldu. HRW’nin açıklamasına göre, işkence gördü ve kötü muameleye maruz kaldı. Diğer şeylerin yanı sıra yiyecek, su ve uykudan mahrum bırakıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye uzmanı Emma Sinclair-Webb, Türkmen ve ailesinin büyük baskı altına alındığını söyledi. Ayrıca bu tür davalarla ilgilenen avukatlar da misillemeye tabi oldular. Sinclair-Webb, “İnsanların neden kaçırıldığını anlamıyoruz” diyor. Bundan hangi güçlerin sorumlu olduğu da bilinmiyor, muhtemelen devletle bir tür bağlantıları var. 6 Ağustos 2019’da Ankara’da kaybolan Yusuf Bilge Tunç gibi bazı kişilerden hala iz yok.

İstanbul’da başka bir kayıp iddiası vakası 2021 Ocak ayında görüldü. Kendini sosyalist olarak tanımlayan işçi Gökhan Güneş’ten altı gün haber alınamadı. Ailesi açıkça alarm verdi. Sosyal medyada çok ciddi kamuoyu oluştu. Serbest bırakıldıktan sonra basın toplantısında Güneş, iş çıkışı bir otobüs durağında kaçırıldığını, bir arabaya sürüklendiğini ve bilinmeyen bir yerde şiddete maruz kaldığını söyledi. Ayrıca kendisine elektrik şoku verildiğini, dövüldüğünü ve tecavüzle tehdit edildiğini ifade etti. İşkencecilerin kendilerini “görünmeyenler” olarak adlandırdığını ve ona muhbirlik teklif edildiğini anlattı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ödüllü doktor Adem Topkara cezası bittiği halde tahliye edilmiyor

İstanbul'da ne oluyor? bu bir komplo mu yoksa farkındalık eksikliği mi?

Deprem felaketinin yeni görüntüleri ortaya çıktı…